Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | parça parça yapılan | piecemeal adj. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | evden yapılan parça başı iş | outwork n. | ||
She is planning to engage in domestic outwork these days. Bugünlerde evden parça başı iş yapmayı planlıyor. More Sentences |
||||
General | demirci tarafından üzerinde işlem yapılan parça | blackwork n. | ||
General | parça başı iş yapılan bir atölyede dizgicinin nüsha bitince üzerine adını yazdığı taş | slate [uk] n. | ||
General | tane ile parça başına yapılan iş miktarına göre | by the piece adv. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | evde yapılan parça başı iş | outwork n. | ||
Technical | ||||
Technical | ham kauçuktan yapılan yuvarlak düz parça | biscuit n. | ||
Technical | pres dökümle yapılan parça | die casting n. | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | bir parça etin kurutulmuş yosun ile birlikte pirinç tabakasına sarılmasıyla yapılan bir hawaii yemeği | musubi [hawaii] n. | ||
Painting | ||||
Painting | eşleşen iki parça üzerine yapılan, genel tek bir konu hakkında birbirini tamamlayıcı veya zıtlık içeren resimlerden oluşan eser | diptych n. |